SON DAKİKA
hava

BOŞLUK: BİR ŞEHİR, BİR KÖY, BİR EV, BİR İNSAN.

Son Güncelleme :

06 Haziran 2023 - 19:40

/ 95.089 kez okundu.
BOŞLUK: BİR ŞEHİR, BİR KÖY, BİR EV, BİR İNSAN.

Zaman bu ya herkesin anlatacak bir hikâyesi vardır; kimi kıssadan hisseler barındırır, kimi sevindirir, kimi üzer. Bazıları hikâyeleri başkalarından duyar da aktarır, kimileri ise kendi hikâyelerini anlatır. Ben de size hayatlarımızın ortasından geçen fay hattının yerini derin boşluklara nasıl bıraktığını anlatacağım. Yaşadığı evi, yüreği, memleketi enkaza dönen, kalmak ya da gitmek zorunda kalmış herkesin hikâyesini. Depremi yaşayan, can kayıplarının sayılardan ibaret olmadığını gören, yüreğinde o acıyı hissedenlerin hikâyesini. Yani bizim hikâyemizi.

Deprem.

06.02.2023

04:17

Sizce 2 dakika bir insanın hayatında ne kadar şeyi değiştirebilir? Saniyeler bu kadar önemli midir? Zaman mutlulukla akarken, nasıl olur da bunca acıya gark edebilir? Peki, 2 dakika mı büyüktür yoksa yıllar mı?

***

Her bilge kişi ölümün an meselesi olduğunu bilir. Dolulukla akan hayatlarımızın yerini boşluklara bırakması da an meselesidir. Peki yin ile yang gibi aslında bir bütünün parçaları olan doluluk ve boşluk nedir?

“Doluluk.”

Doluluk bir şehir, bir köy, bir ev, bir insan. Doluluk içinde nice sevinç barındıran, akan, meşgul tutan. Bazen tutunmanı sağlayan bazen meşguliyetler konusunda yakındıran. Zaman sisteminde oluşmuş kendine ait bir dünyada kurduğun yaşam.

“Boşluk.”

Boşluk bir şehir, bir köy, bir ev, bir insan. Boşluk, var oluşa karşı koyan. Hissizleştiren, donuklaştıran. Zamanın izlerini silmeye çalışan. Akmayan, anda olmayan. Sınırları uçsuz bucaksız olan.

***

Her doluluğun bir gün yerini boşluğa bırakması muhtemeldir. Çeşitli şekillerde kendini gösterebilen bu durum benim hikâyemdeki bütün dolulukları aldı, yerini hüzün dolu boşluklara bıraktı. Karanlığa, haykırışlara, yakarışlara, çaresizliğe ve hissizliğe…

Çöken binaların en kötü kabuslardan bile daha korkunç şekilde, çırılçıplak gerçekliği ile şehri bir enkaz alanına dönüştürmesi insanın içinde alabildiğine bir boşluk hissine sebep oluyor. Etraf film setlerinde görmeye alıştığımız savaş sahnelerini aratmıyor. Enkazlardan yükselen sesler kulaklardan silinmiyor. Korku ve şok hali insanın bedenine bitmek bilmeyen deprem dalgaları gibi yayılıyor. Buz gibi soğuk olan hava insanın içine işliyor. Ara ara sağanak yağmur yağıyor, feryat figan şehrin bu haline ağladığını düşündürüyor insana gökyüzü. Zifiri karanlıkta kesif bir hissizliğe bürünmenize sebep oluyor beklemek. Net olmayan her şey tedirginlik yaratıyor bünyede. Zaten huzurla dalmadığınız uykularınızdan ağlayarak uyandığınız oluyor.  Acı bekleyişle birlikte seslerin kesildiğini görmek derin bir çaresizlik içine hapsediyor benliği. Ve sonra şehrin 40’ı çıkıyor.

***

Depremde duran zaman şimdi aksa da günler, geceler birbirini kovalarken o günde, hâlâ o anda kalabiliyor insan. Yakınlarını kaybetmenin acısını her gittiği yere kutsal bir emanet gibi yüreğinde taşıyor. Ve uyum sağlamaya çalışıyor yaşamaya, içinde oluşan kocaman, öylesine derin ve havada asılı duran boşluk hissi ile. Enkaz kaldırma çalışmaları ile birlikte yerini düz arazilere bırakan yaşam alanları, bir süre önce o evlerde yaşamış insanları getiriyor akla, daha önce orada var oldukları ama geriye sadece anıların kaldığı gerçeğini yüze bir tokat gibi çarpıyor. Güzel günler, acı tatlı hatıralar olmadık anlarda beliriveriyor zihnin bir köşesinde. Sesler, sessiz çığlıklara bırakıyor yerini, kahkahalar mazide kalıyor. Özlemek daha önce hiç bu kadar anlamlı olmuyor. İçindeki dolulukları hüzünlere bırakırken insan hiçbir yere sığamıyor, ait olamıyor. Bir daha var olmayacak kadar uzak eski güzel günlere ait hissederken, içini hüzün kemiriyor. Sanki daha önce hiç var olmama hissi yüreğe amansız bir hastalık gibi sinsice sirayet ediyor.

***

Bizim hikâyemiz depremden öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılıyor. Boşluklar derin, sonsuz, uçsuz bucaksız. Doluluklara elbet bırakır yerini fakat bu ne kadar zaman alır bilmiyorum. Bizler için hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı aşikâr.

Doluluklar bu defa alınan derslerle gelmeli. Yapılan hatalar göz ardı edilmeden yönümüzü bilime çevirip ona göre hareket etmeli, hayatlarımızın kıymetini bilerek yaşamalı, unutmamalı.

İki yâren olan dolulukla boşluk dans ederken sizler de unutmayın olur mu?

 

Dr. Meltem ÇİMEN

 

YORUM ALANI

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.