Adım Adım Bir Başarı Hikâyesi

Haber:Elif Demir

2020 Türkiye Kristal Küre Ödülleri’nde İlahiyatçı-Yazar Ümit Özdemir’in kaleme aldığı “Bu Sorular Adamı Dinden Çıkarır” kitabı 2020 yılının en iyi kitabı adayları arasında finale kalarak, bir zirveye uzanan basamakları hızla tırmanmayı başardı.

Yazdığı kitaplar ve köşe yazılarıyla son yıllarda güzel bir çıkış yapan İlahiyatçı-Yazar Ümit Özdemir’e bu başarı hikâyesini sorduk.
Konuya dair samimiyetle röportaj sorularımızı yanıtlayan Özdemir “Böyle prestijli bir gecede kitabının finale kalmasından mutluluk duyduğunu belirtirken “ Aslında böyle bir eseri kaleme almayı uzun zamandır düşünüyordum. Fakat cesaret edemiyordum. Çünkü bu çok önemli bir mesuliyet ve konular itibariyle de oldukça vebal taşıyan başlıklar. İyi ve çok yönlü araştırmalar yapmak gerekiyordu. Ayrıca böyle hassas ve karmaşık konuları yalın, anlaşılır ve kolay bir dilde yazılması gerekiyordu. Ki bu oldukça zor ve emek isteyen bir iş. Ama hamdolsun biz niyet ettik, gayret ettik “zoru başarmayı da başardık.” sözleriyle bizimle kitabın yazılış hikâyesini paylaştı.
“Aslında bu kitabı yazarken; içtiğim çorbadan oturduğum masaya, dibinde oturup ilham aldığım ağaçtan teneffüs ettiğim havasına kadar özel bir yerde kaleme aldım eserimi. Bunlar beni oldukça motive etti. Kitabımı yazarken nice güzel dost ile göz göze gelme imkânı buldum. İstanbul’un kalbinde, tarihi ve özel bir mekânında kaleme aldım. Bilgi birikimi, donanım ve tecrübe yanında, motivasyon da oldukça önemlidir. Bunları sizinle keyifle paylaşıyorum.” Sözleriyle bize bu kitabın başarı sırrına dair bir önemli bir detayı da âşikar etti.
İlahiyatçı-Yazar Özdemir bu süreçte başarıya giden yolun devamını Vatan okurlarına şöyle anlattı.

● Öncelikle Yazar Ümit Özdemir Kimdir Bize Anlatır mısınız?

Ü. ÖZDEMİR : Doğu kökenli bir ailenin tek çocuğu olarak 1984 yılında İstanbul’da dünyaya geldim. İlk ve orta öğrenimimden sonra belki de cevap bulamadığım dini sorulara cevap aramak için İlahiyat okudum. 2013 yılında da Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Öğretmenlik yapmaya başladım. Pandemi yasaklarına kadar da bu görevimi aktif olarak devam ettiriyordum. Hatta bu sene bazı Üniversiteler de öğretim görevliliği yapmayı planlarken gelen korona yasakları sebebiyle bütün planlarımızı ertelemek zorunda kaldık. Şimdi sadece kitaplarımı yazıyor ve alanım ile ilgili araştırmalar ve bazı kurumlarda danışmanlık görevi yapıyorum. Bunun dışında dini ve kültürel alanda gerek TRT gerek ulusal radyo ve televizyon kanallarında uzman yorumculuk yapıyorum. Evliyim ve dünyalar güzeli bir kızım var.

Başarı Hiâyenizde En Büyük Desteği Kimden Aldınız?

Ü.ÖZDEMİR : Birçok kişinin desteğini gördüm ve halen görüyorum. Ancak en büyük desteğim her zaman ailem oldu. Bugünlere gelmemi sağlayan rahmetlik annemin ve yakın zamanda kaybettiğim babamın yeri elbetteki bende bir başka ancak eşimin iyi günde ve kötü günde verdiği destek bana her zaman büyük bir güç oldu. Eğer dediğiniz gibi bir başarı elde ettiysek bunda onların emeği asla göz ardı edilemez.

Bu Kaçıncı Kitabınız ve Bu Kitabınızın Böyle Bir Başarı Elde Edeceğini Hiç Bekliyor muydunuz?

Ü.ÖZDEMİR: Bu ikinci kitabımız ve şuanda da üçüncü kitabımızı Ocak 2021 gibi çıkarmaya hazırlanıyoruz. Bu kitabımızı da yazmaya Hayy Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Rauf ağabey ile sohbet ettiğimiz bir sırada karar verdik. Aslında böyle bir eser kaleme almayı uzun zamandır düşünüyordum ancak yazmaya cesaret edemiyordum. Çünkü böyle bir konuyu anlaşılır ve kolay bir dilde yazmak çok zor bir iş idi. Teklif de gelince ben de demek zamanı geldi diye düşünerek “bismillah” dedim. Kitabın sorularını yayınevi ile belirleyip tek tek cevaplarını akademik kaynaklar ışığında yazdık. Ancak dilin kolay ve akıcı olması gerekiyordu bu konuda da kitabın editörlüğünü ve sağlık danışmanlığını sağ olsun Akademisyen ve Yayıncı- Yazar Hatice Kübra Dayı Hanımefendi gerçekleştirdi ve gerçekten de çok beğenilen bir eser ortaya çıktı. Hem teklifi yapan Rauf ağabeye hem de editörlüğümüzü yapan Hatice Kübra Hanıma, emeği geçen tüm dostlarıma başarıya uzanan yolda birer basamak oldukları için teşekkürü bir borç bilirim.

Kitaplarınızın Konularına Baktığımızda Çok İlginç Konuları Seçtiğinizi Görüyoruz. Konu Seçimini Nasıl ve Neye Göre Yapıyorsunuz? Bir Kriteriniz ve Özel Tercihiniz Var mı Bu Konuda?

Ü.ÖZDEMİR: Kimse yazmadığı için belki de aklıma geliyor bu konular. Çünkü ne yazık ki toplumumuzda “suya sabuna dokunmama!” hastalığı var. Ben de birilerinin o suya ve sabuna dokunması gerektiğine inanıyorum. Ocak 2021 de çıkarmayı planladığımız “Tıp ve Din” adlı kitabımız da öyle olacak, tıbbi konulara dini cevapların yer alacağı bir eser olacak.

Finale Kalan Bu Kitabınızın Konusu Ateist ve Deist Olan İnsanların Sorularına Cevaplar İçeriyor. Bu Oldukça Dikkat Çekici. Peki Buradan Yola Çıkarsak Sizce Toplumda İnsanlar Neden Ateizm ve Deizme Yöneliyor?

Ü.ÖZDEMİR: Yaptığım araştırmalarda bunun sebebini bilgisizliğe ve toplumdaki öğrenme isteğinin olmamasına bağlıyorum. Çünkü toplumun birçoğunun dinden uzak seküler bir hayat yaşıyor olması ve internet ortamında kimin yazdığı belli olmayan saçma sapan dini içerikli yazıların insanların zihinlerini karıştırdığını görüyorum. Bu sebepten kitabın altında ‘’Merak Etmeyin Hepsinin Cevabı Var’’ dedik. Bir de ailelere, eğitimcilere ve topluma yön veren sanatçı, yazar ve liderlere oldukça çok iş düşüyor. Okumayan yani dolayısıyla bilgiden uzak, bilgiyle düşünmeyen, fikretmeyen ve fikrini dahi ifade edemeyen bir gençlik yetişiyor. Sosyal medyada kısa kelimelerle ve oldukça bilgi kirliliği olan, hızlı değişen bir ortamda düşünmeden yaşayan ve her geçen gün fikretmekten uzaklaşan bir nesil yetişiyor. Oysa bilgiyi kaynağından okuyarak fikretseler, kendileri görebilecekler doğruları. Çünkü aklın ve bilimin yolu bir.
Kitabınızın Kapağında Şeytani Boynuzları Olan Bir Soru İşareti Var. Burada Vermek İstediğiniz Bir Mesaj Var mı? Varsa Bu Mesaj Nedir?

Ü.ÖZDEMİR: Demin de belirttiğim gibi bu sorular kirli ve şeytani sorular bu da özellikle günümüzde tüketim odaklı ve hazır cevap arayan gençlerimizin zihnini bulandırıyor. Hani sanki bu soruların bir cevabı yokmuş ve İslam dini bu konuda acizmiş gibi bir algı oluşturulmaya çalışılıyor. Biz de bu soruların aslında yansıtılmak istendiği gibi olmadığını ve bunların tamamen bilinçli bir şekilde sorulduğunu ve gençlerin dinden uzaklaştırılmak istendiğini vurgulamak istedik. Bunda da demek ki başarılı olmuşuz ki kitabımız 2020 yılının en’leri arasında anılmaya layık görüldü.

Yarışmadaki Rakiplerinize Bakılırsa Oldukça Güçlü Rakipleriniz Var. Eserleri de Bir O Kadar İddialı. Bu Da Ayrı Bir Başarı ve Ayrı Bir Rekabet Olsa Gerek Peki Bu Rekabet Ortamının Sonucunu Belirleyecek Olan Değerli Okurlarınızdan Halk Oylamasında Nasıl Tepkiler Aldınız?

Ü.ÖZDEMİR: Evet açıkçası kolay bir kategori değil gerek Yılmaz Erdoğan gerek Bahadır Yenişehirlioğlu ikisi de gerek oyuncu olarak gerekse yazar olarak çok başarılı isimler. Ancak gönlümüz birinci olmaktan yana ve sevenlerimizden de ciddi bir oy desteği de aldık. Hayırlısı Allah’tan diyelim bakalım ne olacak. Her koşulda bu eser benim için oldukça kıymetli ve okuyucularımız da bu kıymeti şimdiden gösterdiler. Buraya kadar taşıyarak, onurlandırdıkları için teşekkür ediyorum.

Peki Yarışmanın Sonuçları Ne Zaman Açıklanacak?

Ü.ÖZDEMİR: Organizasyonu düzenleyen yetkililer Kasım ayının sonunda oylamanın biteceğini ve noter huzurunda sayılarak her hangi bir yasak gelmez ise Aralık ayının sonunda da Grand Cevahir Hotel’de görkemli bir gecede açıklanacağını söylediler. Sabırla ve keyifle bekliyoruz.

Son Olarak Yazarlık Yapmak İsteyenlere ve Okurlarınıza Nasıl Bir Mesaj Vermek İstersiniz?

Ü.ÖZDEMİR: Öncelikle yazarlık yapmak isteyen arkadaşlara bu işin ciddi bir iş olduğunu ve özenle bu işi yapmalarını, yazmak istedikleri eserleri aceleye getirmeden sadece benim de bir kitabım olsun diye değil de gerçekten bir eser yazmalarını tavsiye ediyorum. Çünkü günümüzde yazılan her kitap eser özelliği taşımıyor. Eser olmayan bir kitap da kağıttan başka bir şey ifade etmiyor. Buna dikkat etmelerini rica ediyorum. Ayrıca özel konularda uzman/danışman ve editör desteği de oldukça önemli. Daha önemlisi ise insanın inandığını, yaşadığını ve tecrübe ettiğini yazmak. Çünkü okur yaşanılan satırı hisseder ve yaşar. Okur yaşarsa eser artık yazarın değil okurundur. Asıl başarı budur. Sizlere de bu güzel söyleşi için çok teşekkür ediyorum.